YAPAY
TOHUMLAMADA BAKANLIĞIN KAFASI KARIŞIK
Prof. Dr. Ayhan Filazi
Ankara Bölgesi Veteriner
Hekimler Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Hayvancılıkta
yapay tohumlama kabaca erkek hayvanlardan alınan spermaların değişik teknikler
kullanarak, dişi hayvanlara aktarılması olarak tanımlanabilir.
Başarı
için spermanın uygun tekniklerle erkek hayvandan alınması, muayenesi ve
değerlendirilmesi ile sağlıklı hayvanlara uygun zamanda nakledilmesi
gerekir. Yapay tohumlama, hayvancılık sektörüne verimli ırklar, kaliteli damızlıklar,
sağlıklı sürüler ve dolayısıyla dış pazarla rekabet edebilecek sağlıklı ürünler
elde etmek için geliştirilen biyoteknolojik bir yöntemdir. Böylece yetiştirme hijyeni ile genetik
kapasite artırılabilmekte, döl verimi ve yavru veriminde artışlar
sağlanabilmektedir.
Yapay
tohumlama dünyada ilk olarak çiftlik hayvanlarında 18. yüzyılın sonunda
Rusya’da uygulanmaya başlanmıştır. Türkiye ise Rusya’dan sonra dünyada bu
uygulamayı seçen ikinci ülke konumundadır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Ziraat
Vekili Sabri Toprak, Sovyetler Birliğinde gördüğü yapay tohumlama
çalışmalarının yararlarını görmüş ve ilk olarak 1926 yılında Bursa Karacabey
Harasında atlarda yapay tohumlamayı başlatmıştır. Daha sonra koyun ve
sığırlarda da uygulanmaya başlanmıştır. Ancak özellikle halkın yanlış
yönlendirilen dini inançları ve geleneksel tavırları, alt yapının yeterli
olmaması, gerekli araç ve gerecin bulunmaması ve yöneticilerin zaman zaman
ilgisiz kalmaları ve uygulamayı durdurmalarıyla istenilen başarı yakalanamamış,
bununla birlikte oldukça başarılı sonuçlar da alınmıştır. Karacabey harasında
yetiştirilen hastalıklara dayanıklı, yörenin iklim koşullarına uyum gösteren,
verim gücü yerli ırklardan üstün Karacabey Esmeri ve Karacabey Merinosu bunlara
örnek verilebilir.
Ankara Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Öğretim Üyesi ve Reprodüksiyon ve Suni Tohumlama Bilim Derneği
Başkanı Sayın Prof. Dr. Necmettin TEKİN’e göre yapay tohumlama ile yetiştirme
hastalıkları olarak adlandırılan ve çiftleşme ile bulaşan hastalıklardan korunulur,
verim gücü yüksek ırklar elde edilir, dişi damızlıkların döl verimleri kontrol
altına alınarak kısırlık problemleri azaltılır, hayvanların kayıt altına
alınması ve izlenmesi sağlanır. Ancak yapay tohumlama uygun bir organizasyon ve
uzman uygulayıcı olmaması halinde zararlara da yol açabilir. Şöyle ki;
hastalıklı erkek damızlıklardan alınan veya sonradan mikropla bulaşmış
spermalarla tohumlama yapılması ile yaygın infeksiyon tehlikesine yol
açılabilir. Ayrıca yeterli genetik kapasitesi olmayan ya da genetik bozukluğu
olan erkek damızlıkların spermalarının kullanılması istenmeyen özelliklerin
yayılması ve verim düşüklüğüne neden olabilir. Bunların yanı sıra uygulama
tekniği ve uygulama sırasında dişinin üreme etkinliğinin belirlenmesi, gebelik
teşhisi ve diğer kimi hastalıkların
veya anomalilerin saptanması da gerekmektedir. Aksi takdirde, yapay tohumlamadan
beklenen yararlar sağlanamadığı gibi, tam tersine yaygın biçimde ekonomik
kayıplara ve hatta kimi bulaşıcı hastalık etkenlerinin yayılmasına neden
olunabilmektedir.
Hal
böyleyken Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bürokratları, kendileri tarafından
hazırlanarak 01.07.2003 tarihli resmi gazetede yayımlanan ve şu anda yürürlükte
olan “Suni tohumlama, tabii tohumlama, ovum ve embriyo transferi
faaliyetlerinin usul ve esasları hakkında” yönetmeliği değiştirerek, yapay tohumlama
yapma yetkisini hayvan hastalıklarından anlamayan bazı meslek gruplarına da
vermeye çalışmaktadır (Dergi yayınlandığı tarihte belki bu yönetmelik
değişikliği tamamlanmış olacak).
Bilindiği gibi bu yönetmelikten önce bir önceki hükümetin Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan 15 Kasım 2002 tarihli yönetmelikte önüne
gelen herkese suni tohumlama yetkisi verilmiş ve bu da önceki Hükümetin
giderayak hayvancılığa attığı son dakika golü olarak tanımlanmıştı. Yanlışlık
şimdiki Bakan tarafından düzeltilmişse de nereden geldiği belli olmayan bir
talimatla hayvancılık yeniden AB teslim sürecine dahil edilmeye
çalışılmaktadır. Yönetmeliğin 3 yılda 3. kez değiştirilmesi Bakanlık
bürokratlarının kafası mı karışık sorusunu akla getirmektedir.
Bakanlığın
yapay tohumlamanın yaygınlaştırılması gerekçesiyle yapmaya çalıştığı yönetmelik
değişikliği hayvan hastalıklarının yayılmasını da beraberinde getirebilecek ve
ülke hayvancılığının biraz daha yok olmasına neden olabilecektir. Kaldı ki
dışarıda işsiz binlerce veteriner hekim dururken bunlardan niye
yararlanmadığını da anlamakta güçlük çekiyoruz. Bu ülkede kamuda çalışan
veteriner hekimler 50 yıldan fazla süreyle ve her türlü zorluğa karşın Yapay Tohumlama
hizmetini "ücretsiz" yaptıkları halde hiç kimse biz de bu işi yapalım
dememişlerdir. Ama ne zamanki bu hizmet yavaş yavaş özel sektöre devredilmeye
başlamış (28.2.1995 tarih ve 4084 sayılı yasa ile) işte o zaman herkes bu
pastadan pay kapma yarışına girmiştir.
Hayvancılığın
geliştirilmesi için yapılması gereken devletin yetiştiriciyi sübvanse etmesi,
çiftçiye tohum, yakıt, gübre, vergi desteği vermesidir. Bununla da yetinmeyip
devlet, yetiştiricinin yetiştirdiği ürüne pazar da bulmalıdır. Yoksa hekimlik
nosyonu bulunmayan kişilere yapay tohumlama yetkisinin verilmesi zaten zor
durumda olan ülke hayvancılığını iyice dar boğaza sürükleyecek ve tamamen dışa
bağımlı bir hale getirecektir. Yoksa bunu AB mi istiyor?