AB'de genetiğiyle oynanmış ürünleri kamuoyu engelliyor
Genetiği Değiştirilmiş
Organizmalar'ın ekimi ve pazara çıkış serbestliği için gerekli yasal çerçeveyi
tamamlayan Avrupa ülkeleri kamuouyu baskısı nedeniyle bu yasaları uygulamaya
geçiremiyor.
Kimi çevrelerin
artan nüfusu doyuracak formül olarak nitelendirdiği, kimilerinin ise
"Frankeştayn tohumlar" olarak tanımladığı Genetiği Değiştirilmiş
Organizmalar (GDO) ile ilgili düzenlemelere, kamuoyu tercihleri yön veriyor.
İspanya hariç GDO ekimi yapmayan Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin ekim ve pazara
çıkış serbestliği için gerekli yasal çerçeveyi tamamladığı ancak kamuouyu
baskısı nedeniyle uygulamaya geçiremediği belirtiliyor. İngiltere Çevre Gıda ve
Köyişleri Bakanlığı’nın özel bir ajansı olan Merkezi Bilim Laboratuarı Bilim
Direktörü Profesör Tony Hardy, "AB tehdit içerdiği için değil, politik
nedenlerden dolayı GDO'dan uzak duruyor. Bu sonuca önyargılı kamuoyunun baskısı
neden oluyor. Bazı ülkelerde tüketiciler GDO'ların faydalarını göremiyorlar"
diye konuşuyor. Avrupa Komisyonu'nun ekim, tüketim gibi tüm GDO süreci için
yasal çerçeveyi belirlediğini belirten Hardy, "Ancak yasanın
uygulanabilmesi için kamuyonunun önyargılarından kurtulmasını bekliyoruz"
şeklinde konuşuyor.
GDO
şimdilik güvenli
Hardy, GDO'ların olumsuz sonuçlarının gelecekte ortaya çıkma olasılığı
bulunduğunu ancak şu ana kadar insan sağlığı ya da çerve üzerinde risk yaratan
kanıtlanmış bir etkiye rastlanmadığını söylüyor. "Elimizdeki bilimsel
kanıtlara güvenmeliyiz. Sonuçlar GDO'ların en az klasik yollarla üretilen
gıdalar kadar güvenli olduğunu gösteriyor. Ama hiçbir şey kesin değil"
diyen Hardy, GDO'nun Avrupa gıda otoriteleri tarafından yoğun incelemelerden
geçirildiğine dikkat çekiyor. Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA)'nın 170 uzmanı
ile GDO'ya ilişkin risk değerlendirmeleri yaptığını anlatan Hardy, "Her
GDO risk değerlendirmesine giremiyor. Ancak incelenebilir olanlardan elde
edilen sonuçlara göre, GDO'nun çevre ve insan sağlığı üzerinde tehdit olduğuna
dair hiçbir kanıt bulunmuyor" açıklamasında bulunuyor. Hardy'nin verdiği
bilgiye göre, EFSA risk araştırma sonuçlarını Avrupa Komisyonu'na
sunuyor.Komisyon da GDO ile ilgili mevzuatı belirliyor. Üye ülkelerden kimi bu
mevzuata onay verirken, kimisi vermiyor. Bugün AB ülkelerinden sadece
İspanya'da GDO'lu mısır ekimi yapılıyor. Diğer ülkelerde deneme ekimleri
sürdürülüyor. GDO'ya ilişkin kararı tüketici tercihine bırakan Avrupa ülkeleri,
gıdaların ambalajında GDO'lu üretilip üretilmediği bilgisinin yer almasını şart
koşuyor.
GDO: Yeşil devrim ya da doğanın sonu
GDO,
1996'da Amerika'da geliştirilen bir teknoloji. Bugün başta ABD, Arjantin,
Kanada, Çin ve Brezilya olmak üzere dünyanın 18 ülkesinde uygulanıyor.
Bitkilerin zararlı baktarilere karşı dayanıklılığının artırılması amaçlanıyor.
Bitkiye, baktariye duyarlı başka bir canlının geni aktarılarak uygalanan
teknoloji, bilim dünyasıyla çevrecileri ve tüketicileri karşı karşıya getirmeyi
sürdürüyor. Eleştiriler, GDO'nun insanlar üzerinde alerji başta olmak üzere
pekçok sağlık sorunları yarattığı, bunun yanısıra doğal çeşitliği zarar verip
gen kaynaklarının tükenmesine neden olacağı üzerinde yoğunlaşıyor. GDO'nun
yararlarının gözardı edilmemesi gerektiğini ifade eden bilimadamları ise bu
teknolojiyi 'yeşil devrim ’in insanlığa bir hediyesi olarak nitelendiriyorlar.
Ve açlık sorununu çözebilecek bir teknoloji olarak tanımlıyorlar. GDO’lu olarak
üretilen bitkilerin yüzde 99’unu soya, mısır, kolza ve pamuk oluşturuyor.
Bunların yanında patates, domates, pirinç, buğday, balkabağı, ayçiçeği, yer
fıstığı, bazı balık türleri, kasava ve papaya da daha az oranlarda GDO’lu
olarak üretiliyor.